1 Haziran 2008 Pazar

Adak

GİRİŞ: Bu blog hayatımdan gelip geçen bütün insanlara adanmıştır. Hayatın ve hayatın bizden beklentilerinin sonucu bitmesi gereken tüm dostluklara. Yolunuz açık olsun...

Babalar evlatlarını çok sevse de göstermezlermiş sevgilerini. Evlatlar ise hep derlermiş kendi kendilerine babam beni hiç sevmiyor diye. Aslında ortada büyük bir yanılgı var, bir yanlış var... Her ne kadar bir baba olmasam da sevdiğim insanlara karşı yaklaşımım hayatım boyunca bir babanın sevgisini andırıyor. Uzaktan fakat içten içe sevip bunu dışarıya belli etmeden...

Bu sabah benim için son derece önemli iki insan ülkelerine geri döndü. Kendilerini tanıma şerefine Ocak ayında nail oldum ve inanın bana bundan çok keyif aldım. Hatta o kadar keyif aldım ki varlıklarından, dostluklarından, başka hiç kimseyle arkadaşlık etme ihtiyacı bile duymadan son derece güzel bir dönem geçirdim. Birçok gerekli gereksiz şeyi paylaştık fakat şu bir gerçek ki aslında daha yeni başlamıştık ve daha yapılacak, konuşulacak çok şey vardı. Ülkemi bırakıp Fransa'ya geldiğim zaman bana eskiyi, ülkemi, ailemi, arkadaşlarımı, hayatımı hatırlatan iki nadide insandı onlar. Şimdi artık evlerine döndüler ve de gerçekçi bir insan olduğum için biliyorum ki onları hayatımın geri kalan günlerinde toplasan bir ya da iki kere göreceğim, belk, de hiç. En azından kendimi ve de tecrübelerimi bildiğim için bunu bu kadar kolay söyleyebiliyorum. Doğruyu söylemek gerekirse onları özleyeceğim hem de çok. Hatta şimdiden bile kendimi ıssız bir adaya düşmüş gibi hissediyorum. Koyu ve karanlık bir Lille sabahına uyandım ve de sokaktaki herkes bana o kadar yabancı geldi ki, sığınacak bir liman aradım. Fakat şunu fark ettim ki her güzel şey gibi bu da sona ermişti ve o kişiler sevdiklerinin yanlarına döndü. Ben ise kalakalmıştım. İşte o zaman dedim ki insan elindekinin değerini kaybettiği zaman anlarmış...

Başlarken demiştim babalar eksik gösterir sevgilerini aslında çocuklarını çok sevse de. Her ne kadar prensipte bu böyle olsa da insan sonradan idrak ediyor aslında birlikteliğin ne kadar güzel olduğunu ve her anın ne kadar kıymetli olduğunu. Hayatım boyunca hiç kimseye, ailem de dahil, seni seviyorum demedim. Hiç kimseye en yakınlarıma dahi sevgimi mevcut olsa bile göstermedim. Bunun ne kadar yanlış olduğunu bugün bir kez daha anlamış durumdayım. Yeri geldi o insanlara haksızlık ettim, yeri geldi zalimce davrandım ancak kıymetlerini gidince anladım. Ne kadar yanlış, ne kadar kötü. Aslında bu bende kalıplaşmış birşey sadece onlara yönelik değil herkese karşı bu böyle. Hiç kimseye hak ettiği değeri vermiyorum ve onlara aksini düşünsem de kötü davranıyorum. Meğerse insanlara söylemek isteyip de söyleyemediğim ne kadar çok şey varmış. Herkese, sırf dostlarıma değil, aileme bile... Gerçeklerin insanın yüzüne tokat gibi vurması çok acı birşey. Düşününce o insanların sohbetinin, eğlencesinin, varlığının bir daha geri gelmeyeceğini insan bir kötü oluyor. Özlem duyulacak çok şey ortaya çıkıyor; pazar kahveleri, rastgele şehir turları, dedikodular ve daha birçok şey. Hatta o iğrenç kediyi ve sevmediğim bir bara gitmeyi bile özleyeceğim.

Eğer sizleri isteyerek veya istemeden kırdıysam özür dilerim. Bundan sonraki hayatlarınızda sizlere başarılar dilerim. Umarım hayatta herşey dilediğiniz gibi olur sizleri, herkesi tanımak çok güzeldi. Hayat o kadar ilginç tesadüflerle doludur ki karşıma sizleri çıkardı. Kimbilir daha neler olacak, kimler gelecek ve geçecek. Ben her zaman aynı yerde olacağım ve birçok insanı kendi hayatımda iyi kötü ağırlamaya devam edeceğim. Sizlerin ayrılma vakti geldi ve kendi gerçeğinize dönüyorsunuz. Ben ise yoluma devam etmeliyim...

Kendimi çok zayıf ve güçsüz hissediyorum... Bu zamana kadar yaşadığım birçok olumlu, olumsuz olaydan ötürü duygularımı öldürmeye karar verdim. Küçükken bireysel olarak veya aile olarak başımıza gelen birçok olaydan fazlasıyla etkilendim. Çok ağlak bir çocuktum, hemen üzülür ağlardım; fakat şunu fark ettim hayat hiç kimseye adil davranmıyor ve nihayetinde olan bana oluyor. Duygularımı öldürmeye karar verdim, insanlığımın yarısını bırakmaya karar verdim böylece hayatı daha rahat göğüsleyebilecektim. Olumludan olumsuz bir birey yarattım, sevgimi nefrete çevirdim. Hele nefret en sevdiğim his oluverdi. Nefret ile ayakta kaldım, nefret ile kendimi ayakta tuttum. O beni değil ben onu kontrol etmeliydim. Bana ne çarparsa geri tepmeliydi. Yıpranmamalıydım, üzülmemeliydim. Ancak görünen o ki bunu tam anlamıyla başaramamışım.

Bu ufak veda bile aslında beni ne kadar etkilemiş. Bu zamana kadar öldürme işini çok iyi başarmışım fakat tam anlamıyla halledememişim. Bu sebep itibariyle bu dostlarıma ayrı teşekkür ederim zayıf bir noktamı ortaya çıkardıkları için. Kendimi bilmeme yardımcı oldukları için. Hayata karşı gaddar tutumuma devam edebilmem için "özlem" adı verilen duygularımdan da kurtulabilmeliydim. Hiç kimseye ihtiyacım olmadan, kimseyi özlemeden hayatıma devam edip ideallerimin peşinde koşabilmeliyim. Duygusal olmak zayıflıktır, açık hedeftir. Bunlardan kurtulmalıyım ki hiçbir şey bana zarar veremesin, hatta aksine ben zarar verebileyim.

Her ne olursa olsun sizleri sevdim, hayatımda güzel bir döneme imza attınız. Sizlerin de dediği gibi "bir dönemdi" kapandı gitti bitti. Şimdi artık ileriye bakmak gerek, tanıştığımıza çok memnun oldum. Hayatta herşeyin dilediğiniz gibi olması dileğiyle, sizlere mutluluklar dilerim...

Bitirirken girişte de dediğim gibi hayatımdan yüzlerce hatta belki de binlerce insan geçti. Her ne kadar klişe olsa da ifade ettiklerinden ötürü bu şarkı hepinize gelsin, her biriniz ayrı bir özeldiniz...

Korkarım Misafirlerimiz Var Jonathan

Visitor Map