3 Temmuz 2008 Perşembe

Ralph'in 3 Ayı

Aslında yazacak birçok şey olmasına rağmen tembellikten sıyrılıp da bir türlü oturup da yazı yazamıyorum. Gerçi bir de dolu dolu geçen zamandan fırsat bulamıyorum. Dolu dolu dediysek çok elle tutulur gözle görülür birşey yaptığımdan değil. Sadece deli gibi gezip tozmaktan, yiyip içip sıçmaktan, Playstation ve pokerden vakit bulamıyorum. Ne kadar yoğunum öyle değil mi?



Aslında keyifli gibi görünse de nedense hiçbir şeyden tatmin olamıyorum, keyif alamıyorum Türkiye'ye geldiğimden beri. Öğlen 14:00 - 15:00 sularında uyanıp televizyonda ne kadar izdivaç programı varsa acıyan gözlerle izliyorum. İğrenç kabul ediyorum fakat saçma sapan insanların evlenmek için ekrana çıkmaları halime şükrettirdiği için bundan büyük haz alıyorum. Neyse efendim akşama kadar abuk subuk oyalanıp arkadaşlarımın işten çıkmalarını bekliyorum. Malumunuz hala öğrenci statüsünde olduğum için iş gücüne henüz dahil olmadım. Bu sebeple "ev kızı" mesleğinin(!) erkek versiyonunu yaşamaktayım. Neyse işten gelirler dışarı çıkarız, bir süredir uzak kaldığım için Türkiye'den, nerede ne var teker teker gezerek keşfederiz. Özellikle 30 yaş üstü güzel ve kaliteli insanların gittiği barları tercih etmekteyiz. Şayet buralar daha nezih olmakla beraber, ortamın seviyesi de hayli yüksek. Bu kesinlikle bir artıdır. Akşam üstü içkileri içilir, sohbetler edilir. Fakat ne yazık ki ben uzak olduğum için, onlar çalıştığı için artık pek ortak paydada buluşamıyoryuz. Sadece günü kurtarmaya yönelik disposable insanlar olarak görüyorum onları. İşin acı kısmı ise bunlar benim Fransa'ya gitmeden evvel ki en yakın dostlarımdı, hatta dosttan da öte kardeşlerim olarak düşünürdüm. 1 sene içerisinde ilişkilerimize ne kadar farklı bakmaya başlamışım meğer. Sakın bana: "Demek gerçek dostluk değilmiş bu seninki..." gibisinden bilip bilmeden atılıp tutulan yaklaşımlarda bulunmayın. Neyse aperatiflerden sonra yemeğe oturulur iyi kötü konuşuruz, sohbet ederiz. Sonrasında ise ben aralarından ayrılırım. Çünkü biliyorum ki akşamın sonlarına doğru birileri çıkıp: "Yarın 07:00'de kalkmamız gerekiyor, iş var" diyecek. Sevmiyorum kardeşim başkalarının benden önce davranmasını. Onun yerine ben demeliyim kalkmamız gerektiğini. Bilmiyorum, nedense başkalarının bunu söylemesi kendimi salak hissettiriyor. Hayır kompleksli değilim, kontrol manyağıyım sadece.


Efendime söyleyeyim ekmek kavgasındaki gençleri evlerine postaladıktan sonra benim için ikinci round başlar. Bu sefer bir baltaya sap olamayacak gençlerle buluşurum. Akşam için yapılacak üç alternatif plan vardır. Birincisi gece olunca kendini bir kulübe atmak, ikincisi Playstation 3'te turnuva yapmak ve sonuncusu ise poker oynamak. Tabii ki de ortada bahis dönmeli yoksa fındık fıstıkla oynayınca işin keyfi çıkmıyor. Kumara neden batak dediklerini şimdi daha iyi anlıyorum, çünkü oynadıkça insanlar daha da hırslanıyor ve de meblağ giderek artıyor. Başlarda çift basamaklı sayılarla oynanırken artık üç basamaklı sayılar dönmeye başladı. Sonumuz umarım hayırlı olur, gerçi kumarın nesi hayırlıysa artık... Hani vardır ya insanların hayatı boyunca kaçınması gereken ve de ağızlara sakız olmuş bir takım öğeler: kadın, içki, sigara, kumar vs... gibi. Bunların yüzde 90'ı hayatımın içersine geri dönmüş vaziyette. Şükür ki kadınlardan uzak durmayı başarabiliyorum. Ne yalan söyleyeyim kadınların, içkiden ve kumardan daha tehlikeli olduğuna inanıyorum. Her neyse sabaha karşı beş altı sularında eve dönüp günlük uyku ihtiyacımı gidermek suretiyle başımı yastığa koyarak derin bir uykuya dalıyorum. Ertesi gün ise yine aynı rutin...

Tüm bunların yanında en güzeli de ne biliyor musunuz? Elimi attığı her işte ve de sorumluluklarımın olduğu her konuda gayette başarılıyım. Tamam belki leş bir hayatım var fakat bir öğrenci olarak mesuliyetimi ziyadesiyle güzel bir şekilde yerine getiriyorum. Geçen de notlarım açıklandı ve her bir dersi gayet iyi bir notla geçmişim. Doğrusu ben bile beklemiyordum bu kadar iyi notlar alacağımı. Sonuç olarak tatildeyim, dinlenmeyi kafamı dağıtmayı, hayatın tadını çıkarmayı hakediyorum. Öte yandan dürüst olmak gerekirse Fransa'yı özledim. Bir an evvel de dönmek istiyorum. Tabii evvelinde Çeşme'de güzel bir tatil yapıp zevk-i sefa içerisinde bir kez daha yaşadığımı hissettmek istiyorum. Sonra ne olur göreceğiz...

Korkarım Misafirlerimiz Var Jonathan

Visitor Map