
Serin, sessiz ve de güzel bir gece... Uzun zamandır kara kara düşündüğüm bir sunumu geride başarıyla bırakmanın (her zaman ki gibi) ardından kendimi ödüllendirmeye karar verdim; bolca caz eşliğinde başarıyla hazırlanmış bir kokteyl, biraz çilek ve de bolca sigara... Tabii bunları hep ben hazırlıyorum, yoksa dışarıya falan çıkmadım. Ne de olsa sunuma hazırlanmanın verdiği yorgunluk hala üzerimde. Bu rahatlıkla önümüzdeki hafta sonu ne yapmalıyım diye düşünürken geçen hafta ne yaptığım gözümün önüne geldi...
Her zaman ki gibi hafta sonu illa ki birşeyler yapılmalıydı ve tabii ki de yapıldı. Keyifli bir cuma ve ardından cumartesi... Bir arkadaşımın doğum günü vesilesiyle bir partiye katıldım, partiden sonra da hep beraber dışarı çıktık. International bir okulda okuduğum için katılımcı profili daha çok paçoz, bakımsız, zar zor şık gezen insanlar topluluğuydu. Ne yalan söyleyeyim aralarında iyi insanlar da var ama kısa süre tanımak için, yoksa, uzun müddette sanırım pek çekemem.

Gece kulübüne giderken enteresan bir bölünme yaşadık; kimi evine döndü, kimi başka yere gitti. Ben de kısmen (çaresizlikten, yine iyi bir yer orası) başka bir kulübe gittim bir grup arkadaşımla. Evvelinde içtik eğlendik, devamını da getirmeye çalışacaktık. İçeri girdik ki uzun zamandır görüp bildiğim, tanıdığım Macar bir kız (grubun parçası) elimi tuttu, onu diğerlerinin de olduğu yere götürmem için. Gayet masumca ve de güzel... Ben de tabii bir centilmen gibi yetiştirildiğim için ona yardım etmeliydim. Elini tutarak onu bizimkilerin yanına götürdüm.
Kızın adı Eva ve kendisi Budapeşteli, güzellik scale'imde A+'nında olacağı düşünülürse kendisine C+ veriridim. Belki de çok zor beğendiğimden ve de kimseyi kendime layık görmediğimdendir. Kulübün içlerine doğru yürüdük, bardan kendime bir gin tonic aldım ve bizimkilerin yanına geldik. İlerleyen saatlerde kız biraz cesur davranmaya başladı dans ederken fazlasıyla yakınlaştık. Dans ederken, eğlenirken sürekli birlikteydik. İş biraz ulu orta erotizme kaçmaya başladı. Hatta nefret ettiğim aptallardan biri "Bunlar resmen sevişiyor" yorumunda bulunacak kadar. Aslında benim bir kabahatim yoktu sonuçta uzun zamandır (!) beğendiğim biri vardı ve o gece içeri girerken hiç bu tarz bir yakınlamayı C+ ile düşünmemiştim. Aşiftelik ondaydı kalçamı okşuyordu, bana yaslanıyordu vs... Bir evvel ki yazımda da bahsetmiştim erotik hikaye köşesi değil burası eğer o yönde düşünüyosanız lütfen gidin... Ben de onun bu hareketlerine karşılık veriyordum, hatta aksine daha da ileriye gidiyordum. İşin güzel yanı "ateşli flört" durumları mevcuttu, sadece flört biraz masum kaçardı... Ancak çok keyif aldım ve narsizmin doruklarına çıktım o akşam.

C+ olayı yüzünden kendime bir nevi kızıyorum; bu kadar ucuz ve de kolay bir insanmıyım diye... Gündelik hayatta standartlarını yüksek tutan birisi olduğum için seks manasında kendimi bu kadar ucuza kapattığım için. Sanırım bunun açıklaması hedonist insan tabiatı taşımamdan kaynaklanıyor. Keyif al, tadını çıkar; ama aslında bu kadar basit olmamalı, seçici davranmalı. Teoride bu böyle ancak Tanrım galiba tekrar olsa anlık keyifleri tercih ederdim. Eğer bunu okuyan bir bayan varsa erkekleri anlamak konusunda çok düşünmeyin olay sadece ego da, hormonlar da, ve de seks de bitiyor...
7 yorum:
Cüret etmek bana düşmez ama...
Narsist bir eğilimin itirafları olarak okuduğumu söylemek isterim bu entry'yi :) Çok açık olmuş. Kızlara duyrulur.
Bir de hazcı Spinoza ile eminim süper arkdaş olurdunuz.
Ama ben yine de Socrates2in erdemini hiç bir şeye değişmem :)
Yok estağfurullah "cüretkarlık" lafın gelişi yazılmış oraya, biraz ukalayımdır da :)İşin kötüsü bu ukalalık ve de kibir gerçek hayatta da devam ediyor... Vıdı vıdı konuşurum, dalga geçerim insanlarla, ama ne yalan söyleyeyim seviyorum... Ben Spinoza'nın hazcı olduğunu bilmezdim, tabii eğer Spinoza bloglarda başka birinin kullandığı isim değilse:) Oysa kendime role-model olarak Epikuros'u bellemiştim bunca zaman. Felsefe seven bir genç, güzeeeel...
Yok estağfurullah "cüretkarlık" lafın gelişi yazılmış oraya, biraz ukalayımdır da :)İşin kötüsü bu ukalalık ve de kibir gerçek hayatta da devam ediyor... Vıdı vıdı konuşurum, dalga geçerim insanlarla, ama ne yalan söyleyeyim seviyorum... Ben Spinoza'nın hazcı olduğunu bilmezdim, tabii eğer Spinoza bloglarda başka birinin kullandığı isim değilse:) Oysa kendime role-model olarak Epikuros'u bellemiştim bunca zaman. Felsefe seven bir genç, güzeeeel...
Hazcı Spinozayı açmama gerekirdi aslında :)
Hazcı Spinoza: Epikürcü yanı ağır basan stoacılara verdiğimiz bir isim. Aslında Spinoza'nın adı burda ne kadar doğru kullanıldı o tartışılır ama şu açık ki Spinoza bizim için bir jenerik isimden farksızlaştı :) (bknz: Selpak, Nescafe...) Güldüğüme bakma utanç verici bir hadise...
Bir arkadaşımın doğadaki sadece mutluluk veren şeylerin peşinden koşmasının sonucu olarak ortaya attığımız bir düşünce akımı olarak da tanımlayabiliriz aslında :)
Ekşi sözlüğe bir entry girmek istersen bu komenti bi zahmet copy/paste yapıver :)
İlahi Selpak, Nescafe, Spinoza,... dedi ya :)Evet doğruyu mutluluk veren şeylerde aramak lazım, ama işte insan neyin ne olduğunu doğru idrak edemeyip yanlış mutlulukların peşinden koşup hatalar yapabiliyor ne yazık ki, yine de güzel ama :) Sözlük yazarı olmak isterdim ama ne yazık ki değilim, hatta nasıl olunduğunu bile bilmiyorum...
Aman tanırm, bünyesini Ekşi sözlükten uzak tutmayı başarmış ilk insansın duyduğum, gördüğüm.
Bu gerçek bir lütuftur. O zaman sakın girme, hatta duyduğunda üzerini karala Ekşi sözlüğün.
NEFRET EDİYORUM çünkü... :)
(jenerik isim bulmada üzerime yoktur :P )
Ya ama ne yalan söyleyeyim özenmiyor değilim de bir türlü merak salamadım. Bir de entry yazmak adına birçok insanın kişiliğine ve haklarına hakaret ve tecavüz edildiğini görünce soğudum epeyce :)
Yorum Gönder