15 Nisan 2009 Çarşamba

"Haykırsam göklere..."

Dün alt katta yaşayan komşumuz vefat etti. Henüz binada yeniyim fakat sağlam istihbaratım olduğundan biliyorum ki bu dul bayan geride iki oğul bıraktı. Biri benimle neredeyse yaşıt diğeri ise işinde gücünde bir avukat. Bu kötü vesileyle ev tam bir cenaze evi... İşte böyle durumlarda insan bir süreliğine de olsa gündelik yaşantısının temposundan sıyrılıp düşünmeye başlıyor; ben ne yapıyorum, bir gün hepimiz öleceğiz, sevdiklerimiz teker teker göç edip gidiyor, iyi bir hayatım var veya tam tersi herşey çok kötü gidiyor en favori kafa patlatma konularından bazıları.


Tabii durum bu olunca insan derin bir karamsarlık içinde düşünmeye başlıyor; ben neredeyim, ne durumdayım, ne yapıyorum diye... Dürüst olmak gerekirse tablo pek hoş değil. Yeni geldiğim bu şehirde tanıdığım çok insan var ancak çok az arkadaşım var. Kendimi o kadar yalnız hissediyorum ki anlatmaya kelimeler yetmez. Bütün ukalalıklarıma, küstahlıklarıma, azarlarıma, kaprislerime, vs. tahammül edebilen bütün eski dostlarımı geride bıraktım. Şimdi yeni bir başlangıç yapıyorum; ancak görünen o ki bu konuda pek başarılı değilim tanışıklığım olan insanlar bir zamandan sonra bana katlanamıyorlar ve yanıma bile yaklaşmıyorlar. Ankara'dan İstanbul'a geldiğimi haber alıp telefonlarımı susturmayan insanlar ben buraya geldiğimden beri kayıplar. Ayrıca çok uzun zamandır tanıdığım ve sevdiğim bir dostum ise artık benimle konuşmama kararı aldı. Bu kişi öyle birisi ki kendimi onun çocuğu gibi hissediyorum, anne vazifesini benimsemiş birisi bu hanım. Cenazeden sonra yalnız ölmek korkusuyla ve komşuların kokmuş cesedimin kokusuna geleceğini hayal ederek bu anne şefkati olan insanı arayarak özür dilemek istedim. Fakat bana artık yorulduğunu söyledi...

Evet kabahat benim insanları huyumla suyumla kendimden uzaklaştırıyorum, hatta nefret ettiriyorum fakat bu kemikleşmiş bir kere. İnsanları incitiyorum, kırıyorum üstelik bunu çok normal karşılıyorum kimi zaman insanların arasını bozmaktan, onları ağlarken görmekten, başarısızlıklarından büyük zevk bile alıyorum. İnsanları oyuncak gibi gördüğüm için onları manipüle etmekten, onlarla oynamaktan büyük haz alıyorum. Ne yalan söyleyeyim değişmem de (o zaman müstahak sana demenizi duyar gibi oluyorum)... Buna bağlı olarak şu aralar en sevdiğim şarkı Nilüfer'in eski bir şarkısı olan "Göreceksin Kendini", hatta öyle ki bir kaç entry evvel ki yazımın da başlığını oluşturur kendileri.


Bunun yanında fark ettim ki ben hiç aşık olmamışım, bu geceye kadar kimseden özür dilememişim, kimsenin peşinden koşmamışım, hayatın ince detaylarına hiç bir dakika bile durup göz atmamışım. "Ne güzel", "harika", "iyi ki" ile başlayan cümlelerim "neden öyle", "berbat", "ıyk" ile olanlardan daha az. Hiçbir şeyden memnun olmamışım. Şu ömrümün 24 senesini şikayet ederek, insanları hor görerek, olaylardan mutluluklar çıkarmadan geçirmişim. Mutlu olduğumu sanırken aslında çok temelsiz geçici mutluluklarla yetinmişim. Sonra da bir bakmışsın ki hayatının üçte birini yaşamışsın geriye de çok fazla birşey kalmamıştır, bu sürenin iki katı kadar bir zaman iyi koşullarda. Bundan sonrasının da değişeceğinden oldukça şüpheliyim. Denemek istediğimden bile emin değilim... Öfkeyi, nefreti, tiksintiyi güzel duygulara ne yazık ki acı çekmeyi seven bir bünye olarak tercih ediyorum. Bu noktada da bir diğer beğendiğim şarkı olan Ömür Göksel'in "Yaşadım mı, Öldüm mü" sü ile kendime zihinsel işkence yapıyorum.











5 yorum:

Adsız dedi ki...

beni kaale alır mısın bilmem; anlattığın özellikler şahsımda da mevcut fakat biraz daha insaflıyım sana göre ben. insanlar anlamadığım bi şekilde beni seviyor, hatta benim için telef oluyorlar. ne arıyorum, ne soruyorum, ne de birlikte planlar yapıyorum arkadaşlarımla ama yine de vazgeçmiyorlar beni sevmekten. ama bir gün yorulacaklarından eminim. o zaman ben de senin şu yukarıda kurduğun doğanı kabullenip pişman bile olamama sendromuna kapılacağım. bence herkesin bi tane sadık seveni vardır. onu bulunca diğerlerini bu kadarcık olsa bile umursamayacaksın..kimse vefalı davranılmayı haketmiyor zaten.

Hollystone dedi ki...

listene eklemen gereken şeyi hatırlıyor musun? istemesen de değişeceksin bunu da biliyorsun.. arkadaş tavsiyesi sadece ;)

Ralphius dedi ki...

Siyah-beyaz profesyonel bir fotoğrafçı elinden çıkmış resimler çektirmek? Öyle bir dedim ki kendi prnomu çekmek istiyorum der gibi...

Hollystone dedi ki...

:) İşine gelmeyince nasıl da kıvırıyorsun!

Adsız dedi ki...

Selam..
hala hayattiniz bu sekildemi?

Korkarım Misafirlerimiz Var Jonathan

Visitor Map